Atatürk Üniversitesi ev sahipliğinde, Atatürk Üniversitesi Türk-Ermeni ilişkileri Araştırma Merkezimiz ve Avrasya İncelemeleri Merkezi (AVİM) iş birliğiyle düzenlenen “Sanasaryan Koleji ve Sanasaryan Vakfı Davası: Ermenilerin Erzurum’a Yönelik Talepleri” başlıklı panel, akademik ve toplumsal duyarlılık açısından önemli mesajlar verdi. Türk-Ermeni ilişkilerinin hukuki, siyasi ve tarihsel boyutlarının ele alındığı panel, akademisyenlerin ve ilgili alana yönelik çalışma yapan STK temsilcileri ile öğrenci ve vatandaşların katılımıyla düzenlendi.
Panelde konuşan Atatürk Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ahmet Hacımüftüoğlu ise Sanasaryan Koleji ve Vakfı üzerinden yürütülen davaların, uluslararası platformlarda Türkiye aleyhine oluşturulmaya çalışılan algı operasyonlarının bir parçası olduğuna dikkat çekti. “Bu gibi davalar yalnızca vakıf ya da mülkiyet hukuku çerçevesinde değil, aynı zamanda Türkiye’nin egemenliğini ilgilendiren çok daha geniş bir perspektifte ele alınmalıdır” diyen Rektör Hacımüftüoğlu, ilerleyen süreçte Atatürk Üniversitesi bünyesinde daha kapsamlı programlar ile bu konuyu ele alacaklarını ve mücadeleye bilimsel arenada devam edeceklerini belirterek akademik dünyanın tarihsel olaylara ışık tutma ve hakikati savunma sorumluluğuna vurgu yaptı.
Atatürk Üniversitesi tarafından düzenlenen panel, Türk-Ermeni ilişkileri bağlamında Sanasaryan Koleji ve Vakfı üzerinden yürütülen davaların tarihsel, hukuki ve siyasi boyutlarını ele aldı. Açılış konuşmalarını Atatürk Üniversitesi Türk-Ermeni İlişkileri Araştırma Merkezi Müdürü Doç. Dr. Mevlüt Yüksel gerçekleştirdi. Yüksel, bilimsel etkinliklerin tarihsel gerçekliklerin anlaşılmasındaki önemine dikkat çekti. Ardından Ankara Üniversitesi’nden Prof. Dr. Birsen Karaca, Ermeni vakıflarıyla ilgili davaların sadece hukuki değil, aynı zamanda siyasi bir zeminde yürütüldüğünü ifade etti.
Panelin moderatörlüğünü Dr. Teoman Ertuğrul Turun üstlenirken, oturumda Türk-Ermeni ilişkileri, Ermenilerin Erzurum’daki talepleri, hukuki süreçler ve uluslararası hukuk bağlamında konunun çok yönlü analizi yapıldı.
Programın sonunda panelistlere ve katkı sağlayan akademisyenlere teşekkür belgeleri takdim edildi. Katılımcıların yoğun ilgi gösterdiği panel, hem tarihsel gerçekliğin bilimsel temelde ele alınmasına hem de Türkiye’nin uluslararası alandaki algı mücadelesine akademik bir katkı sunması bakımından önemli bir etkinlik olarak değerlendirildi.












